Meniere Hastalığı

Bu hastalıkta ataklar halinde gelen şiddetli baş dönmesi, kulak çınlaması, uğultu, işitmede azalma ve kulakta dolgunluk hissi ile karakterize bir durumdur. Hastalığın başlangıcı genellikle ani başlayan çok şiddetli bir baş dönmesi ile olur. Bu baş dönmesi yaklaşık 1 saat kadar şiddetli devam eder. Bu sırada genellikle mide bulantısı ve kusma da görülür. Hastalar atakta kulakta basınç ve çınlama hissedebilirler. Baş dönmesi bir süre sonra geçer, ancak dengesizlik hissi bütün gün devam edebilir. İlk nöbet sonrası hasta tamamen normale döner.

Baş dönmesi geçer, işitme kaybı düzelir. Bir sonraki nöbetin ne zaman geleceği belli değildir. Zamanla nöbetlerin sayısı artarken, sıklığı da artmaya başlar. Atakların sıklaşmasıyla birlikte başlangıçta düzelen işitme kayıpları kalıcı olmaya başlar. Meniere hastalığı her yaşta görülebilmekle birlikte sıklıkla 40 yaş civarında görülür. Kadınlarda erkeklere göre biraz daha sıktır. Hastalık başlangıçta tek taraflı iken yıllar içerisinde iki taraflı olabilir.

Meniere Hastalığının Sebepleri

Meniere hastalığının tam olarak sebebi bilinmemektedir. Ancak Meniere hastalığının nasıl olduğu konusunda bazı teoriler mevcuttur. İç kulakta denge ve işitme organını çevreleyen bir kemik oluşum mevcuttur. Bunun içerisinde ise asıl reseptörlerin ve hücrelerin yerleştiği zar bir yapıdan oluşan membranöz iç kulak vardır. Membranöz iç kulak ile kemik kapsül arasında perilenf adı verilen bir sıvı, membranöz iç kulağın içinde ise endolenf adı verilen bir sıvı vardır. Membranöz iç kulağın içerisindeki endolenfin miktarının artması ile Meniere Hastalığı ortaya çıkmaktadır. Baş dönmesi nöbetleri sırasında endolenfin artması ile membranöz labirent şişmekte ve dışa doğru taşmaktadır. Bir süre sonra membranöz iç kulağın çeperinde yırtılmalar olmakta ve endolenf dışarı çıkarak basıncı azalmaktadır. Başlangıçta bu basınç artışı ve iç kulak duvarındaki yırtılmalar hasar bırakmadan iyileşirken bir süre sonra tekrarlayan nöbetler neticesinde kalıcı hasar oluşmaktadır.

Meniere Hastalığının Tanısı

Meniere hastalığının tanısında işitme testleri ve sıklıkla denge testlerine başvurulur. İşitme testinde hastalarda başlangıçta kalın sesleri tutan hafif bir işitme kaybı tespit edilirken zamanla her frekansı tutan orta derece işitme kayıpları görülür.

Videonistagmografi: denge organının fonksiyonu hakkında çok ciddi bilgiler Vermesinin yanında diğer bazı hastalıkların ayırıcı tanısında da yardımcı olur. Hastalıklı kulağın tespitinde değerli bilgiler sağlar.

VEMP testi: utrikül ve sakkül fonksiyonları hakkında bilgi verir.

vHİT test: yarım daire kanallarının fonksiyonları hakkında bilgi verir.

ECoG: teşhiste önemli olan bu test çok az merkezde yapılmaktadır. Gliserol odyo ve gliserol VEMP tanıyı desteklemektedir. Gerektiğinde MR ile radyolojik inceleme yapılabilir. Hekim baş dönmesinin karakteristik özellikleri ve denge testleri sonucunda elde ettiği verileri değerlendirerek benzer klinik tabloya neden olabilecek diğer hastalıkları ekarte eder ve hastalığın tanısını koyar.

Meniere Hastalığının Tedavisi

Meniere hastalığında tedavi iki amaca yöneliktir.

  • Birincisi baş dönmesi atakları sırasında uygulanan tedavi ile atağın en hızlı şekilde sonlanmasını sağlamaktır.
  • İkincisi ise atak sonrası dönemde yeni atakları önlemeye çalışmaktır.

Baş dönmesi atağı sırasında uygulanan tedavi:

  • Hastanın baş dönmesi atağı sırasında yapılması gereken bir an önce atağı sonlandırmaya çalışmaktır. Doktorun önerdiği ilaçlar kullanılır.

Atakları Önlemek İçin Uygulanan Tedavi

Diyet: Hastanın tuz alımının kısıtlanması gerekir. Hastanın günlük tuz alımı 2 gramın altına indirilmelidir. Bunun için hastanın yemekleri ve ekmeği tuzsuz olmalıdır. Aynı zamanda sucuk, salam, kuru yemiş, konserve yiyeceklere, salamura yiyecekler gibi çok tuz içeren gıdalardan da kaçınılmalıdır. Kahve ve çay tüketiminin azaltılması gerekir.

Dirençli vakalarda ne yapılmalıdır?

Bazı hastalarda ilaç tedavisine rağmen baş dönmesi atakları devam edebilir. Bazı hastalarda baş dönmesi atakları hastanın günlük hayatını idame ettirmesini engelleyecek düzeyde olabilir. Bu durumda ilave tedavilere gereksinim vardır.

Sistemik steroid kullanımı: özellikle hastalık çift taraflı ise uzun süreli sistemik steroid kullanımı gerekebilir.

İntratimpanik steroid kullanımı: işitmenin nispeten iyi olduğu ama baş dönmesi ataklarının sık olduğu hastalarda tercih edilir. İntratimpanik steroid uygulaması genellikle gün aşırı 5 kez orta kulağa steroid enjeksiyonu şeklinde tatbik edilir.

İntratimpanik gentamisin uygulaması: Tek taraflı Meniere hastalığında işitme kaybının fazla olduğu kişilerde tercih edilen yöntemdir. Genellikle 1 hafta ara ile kulağa iki kez intratimpanik gentamisin enjeksiyonu yapılması şeklinde uygulanır. İntratimpanik uygulanan gentamisin ile hastalıklı kulaktaki denge organı kimyasal olarak hasara uğratılarak atakların tekrar oluşması önlenmeye çalışılır. Oldukça etkin bir tedavi yöntemidir.

Cerrahi Tedavi

Kulak içi enjeksiyonlar uygulandığından beri artık çok nadir olarak cerrahiye başvurulmaktır.

Endolenfatik kese dekompresyonu, vestibüler nörektomi ve labirentektomi eskiden yapılan cerrahi tedavilerdir. Ani düşme Atakları bazı hastalarda baş dönmesi olmaksızın aniden bir düşme izlenir. Hastalar bu durumu bir anda bütün vücudum boşaldı ve bir çuval gibi aniden yere yığıldım şeklinde ifade ederler. Bu düşme sırasında herhangi bir bilinç kaybı gözlenmez. Nadiren rastlanan bir durumdur.

Düşme atakları (drop atakları) günün herhangi bir saatinde olabilir ve aniden oluştuğundan hayati tehlikeye neden olabilir. O yüzden düşme atağı geçiren kişilerde tedavinin bir an önce en etkin şekliyle uygulanması gerekir. Tercih edilecek yöntem intratimpanik gentamisin uygulamasıdır.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Göz Atın